Skip to content Skip to footer

Aziz Sancar Olmak

7 Ekim 2015 günü öğlen saatlerinde pek beklemediğimiz bir haberin sosyal medyaya düşmesiyle birçok kişi öğrendi Aziz Sancar’ın Nobel aldığını. Kendisinin de beklemediği gibi birçoğumuz da Türk araştırmacıların Nobel almasını beklemiyoruz. Hemen belirtmeliyim ki kendisi Nobel’i Tıp alanında beklediğini ve Tıp Nobelleri açıklandığında ödül alamayacağını belirtmişti. Haberi öğrenenler önce bir “Google”ladıktan sonra öğrendi bu ismi ve çalışmalarını. Alana uzak olanlar temel olarak “kansere çare” bulmak üzere diye düşündü. Alanın içinde olanlar ise biyolojik saat (sirkadyan ritim diye de bilinir) ile vücudun onarım mekanizmalarının ilişkisiyle oldukça önemli bir çalışma yaptığını anlayabildi. Birkaç gündür düşünüyordum neden isminin çok tanıdık geldiğini. Sonra fark ettim ki daha önceleri çalışmalarını okumuştum ve Kuzey Carolina’ya giden/gidecek olan Türk öğrencilere ne kadar yardımcı olduğunu duymuştum. O zaman bu kadar önemli bir çalışmanın içerisinde olduğunu fark etmediğimi üzülerek belirtmeliyim. Önceki yazımda(Kalifiye Eleman) da belirttiğim gibi kendimi geliştirme konusunda şu an fark ettiğim eksiklikler çalışmalarının önemini yeterince kavrayamama sebep olmuş.

aziz-sancar-nobel

Artık herkes Aziz Sancar’ın Mardin’li olduğunu, 8 kardeşin 7. si olduğunu, anne babasının okuma yazma bilmediğini öğrendi. Böyle bir ortamda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandı. Eğitimini tamamladıktan sonra da 2 yıl sağlık ocağında hekimlik yaptı. İşte bu bilgiler ışığında ne kadar çok çalıştığı, kendini nasıl geliştirdiği ve ne kadar azimli olduğu daha iyi anlaşılabiliyor. Bilim yapma isteğini kaybetmemesi sağlık ocağında çalışmayı bırakıp Amerika’ya doktora çalışmaları yapmak üzere gitmesiyle sonuçlandı. Belki de günümüzün en büyük sorunlarından biri olan kanser tedavisi için çözümün temelini attı.

Şimdi dönüp kendimize bakma zamanı. Günümüzde mevcut imkanlar, bilgiye ulaşma kolaylığı ve global dünyaya erişim kapasitemiz göz önüne alındığında “neden ben de böyle bir çalışma yapamayayım?” sorusunu düşünmemiz gerekiyor. Hemen aklıma olası birkaç cevap geliyor. Çok mezun var, rekabet fazla, imkanlar yeterli değil, fon yok, para yok… gibi daha niceleri türetilebilir. Ancak objektif düşündüğümüzde bunlar sadece kendimiz için ürettiğimiz bahaneler. Aziz Sancar’ın başladığı nokta ile kendi başlangıç noktamızı karşılaştırdığımızda zaten sonuca varabiliyoruz. Yani hala geç değil. Kendimizi geliştirip önemli işler başarmak için adımlar atmaya başlamak gerek.

Unutmadan eklemeliyim: Aziz Sancar bu ödülü Türk gençlerine armağan etmiştir.

Konu hakkında detaylı bilgi için şu yazıyı okuyabilirsiniz : AZİZ

– Oğuzhan

Go To Top